https://islamgreen34-us.tr.gg
ISLAMGREEN34 MÜZİK MERKEZİ

DÜNYA MÜZİK TARİHİ



DÜNYA MÜZİK TARİHİ 

http://hayalsahnesi.com.tr/muzik-tarihi/

Müziğin tarihte ilk nasıl ve nerede ortaya çıktığı ve ne amaçla kullanıldığı konusu uzun yıllar süresince müzik araştırmacı ve teorisyenlerinin üzerinde düşündükleri bir soru olagelmiştir. Gözümüzün önünde dünyanın ilk vakitlerine ait bir imaj canlandırmaya çalışalım ve kendimizi o vahşi, uçsuz bucaksız, her şeyin dev boyutlarda olduğu bir ortamda acınacak kadar küçük ve korunaksız, sözel şuur ve dilin oluşmadığı, sözcükler yerine kaba sesler ve çığlıklarla en kolay iletişim içinde olan, anlayamadığı her tabiat olayı karsısında korkudan donup kalan ve zamanının çoğunu kendinden büyük düşmanlarından saklanarak geçiren, küçük klanlar halinde yasayan ilk insanlardan biri olarak hayal edelim. Bu durumda insanların ilk müzik aleti olarak taşları ve kemik parçalarını kullandıklarını, bunları birbirine vurarak değişik ritimlerle ses çıkarttıklarını söylemek en doğru yaklaşım olacaktır.

Dil kabiliyetinin daha gelişmediği küçük çocukları incelediğimizde onların da belli ritimsel kalıplar ve hecelerle sesler çıkarttıklarını görebiliriz. Ve bu iki maddenin ışığında ilk çağda yaşayan ilk insanın müziği ile ilgili bir fikir sahibi olabiliriz.

Dil becerisi yavaş yavaş gelişmeye başladıkça henüz din fikrinin oluşmadığı bu ilkel topluluklarda insanlar tabiattaki sesleri ellerindeki kolay araç gereçlerle taklit ederek müziği tabiat olaylarına hakim olmak ve kendilerini savunmak için büyü -tapınma amaçlı kullanmaya başlamışlardır. İlk çağdan günümüze kalan çalgı örneği pek olmamıştır fakat o müziğin neye benzediğini anlayabilmek için belgesellerde gördüğümüz, balta girmemiş ormanlarda, keşfedilmemiş bölgelerde yaşayan küçük kabilelerin müziklerini incelemek yeterli olacaktır. Başlarında kabilenin büyücüsü veya şefi olmak üzere yaptıkları danslar, söyledikleri şarkılar, kullandıkları çalgılar, bu çalgıların şekilleri, renkleri ve sesleri bu kabilelerin müziği bizim gibi eğlence emelli değil büyü ve ayinsel merasimler için kullanıldıklarını bize ispat etmektedir.

Antik yunan Mitolojisine göre baş yaradan Zeus; Mnemosyne ile 9 günlük bir kaçamak yaşamış ve bu gecelerin her biri için Mnemosyne’ den bir kızı olmuştur. Zeus’ tan olma bu peri kızlarının her birine Muse isimi verilmiştir. Bu kızların her biri bir bilgi veya sanatın savunucusu olarak anılırlar. Bu bilgi ve sanatlara Muselerin yetenekleri denilir. Müzik isimi buradan gelmektedir.(Museike) Antik yunandan kalma resim, heykel ve o devirle alakalı kaynaklar incelendiğinde müziğin tanrısı Apollon tanrılar meclisinde lir çalıp diğer tanrıları eğlendirirken ve Muse’lerde ona yardım ederken gösterilirler.
Bu kızların isimleri ve görevleri şöyledir :

EUTERPE -  FLÜT-MÜZİK
ERATO -  AŞK ŞİİRLERİ
KALLİOPE -  DESTAN-EPİK ŞİİR
KLEİO -  TARİH
MELPEMONE -  TRAGEDYA
POLYMNİA - MUKADDES ŞİİRLER
TERPSİKHORE -  DANS
THALİA -  KOMEDYA
URANİA -  GÖK BİLİMİ

Antik yunanda müzik çok ciddi bir işti ve bütün iyiliklerin kaynağı olarak görülüyordu. Her toplumsal olayın kendine ait bir müziği ve kendi arasında belirlenmiş sıkı kaideleri vardı. Müzikteki her bir mod’un (makamın) değişik tesir bıraktığının farkındalardı. Bu etkiye ethos (karakter) deniyordu. Bu makamlardan rehabilitasyon ve tıp amaçlı da faydalanıyorlardı.Antik yunanda kullanılan şarkı türleri şunlardır:

DİTYRAMB: Dionysos’un onuruna söylenir. Koro şeklinde söylenir
ENKOMİON: Kahramanların onuruna söylenir.
EPİNİKİON: Galip gelen sporcu ya da dövüşçünün onuruna söylenir.
EROTİKON: Aşk şarkısı.
HYMENAİOS: Evlilik, düğün şarkısı.
HYMN: Tanrıya övgü.
HYPORCHEME: Tapınma sırasında dansla birlikte söylenir.
PAEAN: Apollo veya Artemis’in onuruna söylenir
PARTHENEİON: Bakire kadınlar korosu seslendirir.
SKOLİON: Şölen müziği.
THRENOS: Cenaze müziği.

Buraya kadar çeşitli kaynaklar, arkeolojik buluntular(resim, heykel v.s) ve araştırmacıların söylediklerinden yola çıkarak genel bir müzik ve müziğin doğuşu tanımı yaptık. Ama bunların net ve sarsılmaz kanıtlar olduğunu iddia edemeyiz.
Müziğin, dönemin ve yapıtın karakterini en iyi şekilde ortaya koyacak kanıtlar o yapıta ait nota ve ses kayıtları olduğuna göre asıl bakmamız gereken kalıntılar bunlar olmalıdır.

Müziğe bu bakış açısıyla baktığımızda bu araştırmalara kaynaklık edebilecek ilk kaynakların son 400 -500 seneye ait olduğunu, son zamanlarda da kullandığımız tam ve gelişkin nota yazısının ise 150-200 senelik bir geçmişi aydınlattığını görürüz.
Müziğin Mısır, Hindistan; Suriye ve Antik Yunan’da din etkisi altında geliştiği fikri ne kadar karanlık ve kanıtsız olsa da müzik araştırmacıları bu fikir üzerinde birleşmekte ve küçük nüans farklarına karşın hepsi de kiliseyi müziğin esas gelişiminde başlangıç noktası olarak kabul etmektedirler.
Çalınan ve söylenen müzik yapıtlarını yazılabilir hale getirmeyi ilk düşünen ve bunu kısmen de olsa muvaffak olan kişi Boethius (M.S 480-524)’tur. Alman ve İngilizlerin son zamanlarda dahi kullandıkları notalara harf isimi verilen (La) sesiyle başlayan gam bulmuştur.
A(LA)

B(Sİ)

C(DO)

D(RE)

E(Mİ)

F(FA)

G(SOL)

Ancak bu nota yazımı yalnızca yapıtları bilenlerin anımsamasına yarıyordu. Bunun için hangi çalgıların hangi perdesine, hangi parmakla basılacağını gösteren Neuma’lar ve Tablatura’lar ortaya çıktı. Fakat bu gayretlerde yetersizdi. Ritim, zaman değerleri, akort v.b teferruatlar elde olmayınca bu özel işaretler yapıtları bilmeyen birine ne yazık ki mana ifade etmiyordu. Neuma’ların bu yetersizliğini gidermek için portedeki çizgi sayısı önce 2, sonra sırasıyla 3-4 ve 5’e çıkarıldı. Artık harflerle her ses ve aralığı göstermek olasıydı. Geriye yalnızca notalara harflerden başka isimler vermek kalmıştı. Bunu da Guido D’arrezzo isimli bir rahip, çocuklara ilahileri daha kolay öğretmek için ”Guido’nun eli” olarak bilinen Latince bir duanın ilk sözlerinden istifade ederek geliştirdiği yolla halletti.

UT queant laxis (ut sonradan tu ve do olacaktır)
RE sonare fibris
Mİ ra gestorum,
FA muli tourum,
SOL ve polluti,
LA bi reatum,
SA nocte İohannes (sonradan Sİ olacaktır)
UT hecesi kulağa sert geldiği için ters çevrildi ve önce TU , sonra da bildiğimiz DO ismini aldı.

Kilise, ibadetlerde birlik ve bütünlük sağlamak amacıyla (eğlence müziği ve din dışı müzik türlerini baskı altına almaya ve yasaklamaya çalışmasına karşın) müziğin insan ruhu üzerindeki tesirinin farkında olduğundan dinsel muhtevalı koro -orotoryo ve madrigal gibi müzik türlerinin gelişimini desteklemiştir.
Papa Gregor (M.S 540-604) bunu muvaffak olabilmiş ve bugün dahi Gregorien İlahileri (Makamları) adıyla bildiğimiz müzikleri ibadetlerde ortak müzik haline getirmiş, notaya aldırmış, Roma’dan tüm dünyaya yaymıştır.
Alcuin (725-804),Hucbald (840-930)ve Hoger gibi besteciler hem müzik yazısını, hem de tek sesli müziği ileriye taşıyan adımlarla çok sesli müziği geliştirip, kilisenin dışına taşıdılar.
Kilisenin yayılma siyaseti neticesinde Haçlı Seferleri yapılmış ve bu seferler sırasında Avrupa Doğu’yu görmüş ve oradan getirdikleri yeni fikirler, çalgılar, renkler, tınılar-felsefeler v.b. gezgin şarkıcılar (Minstrel’ler, Troubadur’lar ve trouveres’ler ) aracılığıyla dağılmıştır.

Adam de Halle (1220-1278)’ den Pierluigi de Palestrina (1524-1594) ‘ya uzanan müziğin gelişim kuralları bu tesirlerle o çağın en yaygın çalgısı olan org için yazılmış yapıtlarla XVII yy ikinci yarısına Ars Nova (yeni sanat) denilen sağlam esaslarla girilmesini sağlamıştır.
Madrigal, Virginal, Chanson, Lied gibi müzik türlerinin kilise tesiriyle dağılmasından sonra XVII yy da opera ve orotoryo gelişmiş Monteverdi, Cavalli, Cesti, Scarlatti operanın italyada ki liderleri olarak dikkat çekmişlerdir.XVII yy da müzik kilisenin dışına çıkınca çeşitlenmiş ve çalgılar gelişmeye başlamıştır. İlk konser salonlarının açılmasıyla müzik saraydan ve saray etrafından bağımsızlaşarak halka inmiş ve fiyatını ödeyen herkes tanınmış sanatçıları izleyebilmiştir. İlk gelişen çalgı keman olmuş ve üstün kapasitesiyle orkestralarda baş köşeye yerleşmiştir. Corelli, Somis, Torelli, Tartini, Vivaldi gibi bestecilerin elinde daha da değerlenmiş ve itibar görmeye başlamıştır. Sonat ve Konçerto formları da kemanla beraber gelişip son şekillerini almışlardır.

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARINDA MÜZİK ( M.Ö.4000-M.S. 300 )
İlk çağ uygarlıkları içinde yer alan her toplumun kendine has bir müziği vardı. Ancak günümüze hiç biri gelememiştir. Anadolu’da kurulan Hitit, Frigya ve Lidya gibi uygarlıklarında müziğin dinsel merasimlerde bulunduğu bilinmektedir. 1859 senesinde Çanakkale yakınlarında bulunan ve M.Ö. 400 senesinden kalma çalgının, dünyanın en daha önceki ahşap çalgısı olduğu ileri sürülmektedir.

MEZOPOTAMYA’DA İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI

Sümer, Akad, Ur, Babil ve Asur devletlerinde canlı bir müzik ortamı gelişmiştir. Tapınaklarda mesleği müzik olanlar ekseriyetle din adamlarıydı. Babiller, telli ve vurmalı çalgıların yanı sıra flüt ve Obua türünden çalgıları da kullanmaya başlamışlardır. Babiller, müzikte kullanılan aralıklarla mevsimler arasında irtibat kurmuşlar, mesela; ilkbahar-sonbahar arasında 4’lü aralığına, ilkbahar-kış Aralığında 5’li, ilkbahar-yaz arasında 8’li aralığına eş saymışlardı.

MISIR
M.Ö. 2800-2160. Daha önceki Devlet döneminde Saray ve tapınak müziği ile halk müziği birbirinden ayrılmıştır. Müzikte perde şuurunun gelişmesi, hecelerle adlandırıldığını ilk sefer Mısır’da görmekteyiz. Orta Devlet safhası M.Ö. 2160-1580 seneleri arasındaki dönemi kapsar. Kazılarda bulunan flüt kalıntıları Mısırlıların büyük aralıklı gamlar kullandığını göstermektedir. Çalgılar daha gelişmiş, değerli gereçlerden yapılmıştır. Yeni devlet safhasında ise ordu müziği canlandı, metal ziller, davullar ve deniz kabuklarından zillerle zenginleştirildi. Geç dönemde ise kadın müzikçiler değişik bir dans ve eğlence müziği geliştirdiler. Daha önceki çağlara ait 9 telli lir, büyük defter, çıngıraklar, bugünkü darbukaya benzeyen davul türleri, Anadolu kaşıklarına benzeyen kastanyetler katıldı.

HİNDİSTAN
M.Ö. 3000 senesinde müzik 4 safhada incelenir: “Veda safhası”, Klasik safha”, “Ortaçağ”, “Modern safha”.
Klasik Safhada Bharata tarafından yazılan 5. Veda kitabı Natyaveda’da eski vokal müzik örnekleri görülür. Tek sesli vokal örnekleridir.
Hint makamlarını belirleyen “Raga” sistemi ile usulleri belirleyen “Tala” isimli ritmik sistem geleneksel Hint müziği içindeki yerini alır.

ÇİN
Çin kültünün ilk aşaması tarih öncesi çağlardan başlayarak Şang ve Çu sülalelerini kapsar. Kazılarda Şang sülalesinden kalma iyi korunmuş çanlar, çıngıraklar, Çu sülalesinden kalma çalgı kalıntıları bulunmuştur. Çin müziğinde ana ses “FA” dır. 5 ses düzeni vardır ve hiçbir nota bir diğerine bağımlı değildir. Eski Çin çalgıları; davul, zil, sistron, bambu flüt, ağız orgu, çeşitli gonglar ve çanlardan oluşur.

ESKİ YUNAN VE ROMA
Çağımız uygarlıklarının köklerinin büyük ihtimalle eski Yunan uygarlığına dayandığı kabul edilir. Aristo’nun talebesi Aristokseros’un liderliğiyle ritim ve ezgi kuralı tespit etmiştir. Okullarda müzik, dilden ve matematikten önce gelmiş, çalgı çalmak 30 yaşına kadar mecburi tutulmuştur. Yunan müzik kuramı, notalar, aralıklar, makamlar, dizi sistemleri, perdeler, modülasyon ve melodik kompozisyon olarak 7 başlık altında toplanır. Çalgı müziğinde parmak işaretlerinin bulunması “Tabulatur” yazısının orijinini gösterir. Romalılar “modları” Yunanlılardan almışlardır.

ORTAÇAĞ MÜZİĞİ
Ortaçağ çoksesliliğin gelişmesine ve uluslararası sanat müziğinin doğmasına şahittir. Kilisenin papazları kilise içine çalgısal müziğin girmesini yasaklamıştı. Müzik tek sesli, Tanrıya adanmış, duaları kolay ezberletmeye yarayan bir araçtı. Boethius, bir müzik yazısının yaratıcısı olarak bilinir. Latin alfabesinin A’dan P’ye kadar 15 harfi kullanılıyordu. A sesi LA, B sesi Sİ, C sesi DO’ya karşılık geliyordu. Bugün Almanya, İngiltere gibi ülkelerde sesin harflerle gösterilme kuralı Boethius yazısına uzanmaktadır. Papa Gregorius (M.S. 540-604) kiliselerdeki dinsel ezgileri yeniden düzenledi. Böylelikle kilise müziği repertuvarı oluştu.Eşliksiz, ölçüsüz, serbest ritim kullanılan ve Latince sözlere dayanmıştır. Ayrı olarak Gregorius, Ambrius’un 4.yy’da düzenlediği ve adına “autentique” dediği 4 kilise makamına 4 makam daha ilave etmiştir. Bunlara plagal makamlar denir.

ROMANESK DÖNEM (1000-1150)
Avrupa’da çok sesliliğe giden yolda temel adımlar atılmıştır. Boethius harf sistemiyle başlamıştır. 11.yy’dan neumalar dizelerin ilk örneği sayılabilecek çizgiler üzerine yazılmaya başlanmıştır. Rahip Guido 1030 senesinde Elinin parmaklarındaki girinti ve çıkıntılarla metnin ilk hecelerini yazar. Nota ve dizek kavramını müzik tarihine getiren kişi Guido d. Arezzo’dur.
Romanesk dönemin bir diğer özelliği ilkel çok seslilik dediğimiz “Organum”dur. Bu dönemde, dinsel müziğin en olgun ve ergin biçimi Katolik kilisesi merasimlerinde yer alan ayin müziği “missa, messe” idi.

GOTİK DÖNEM (1150-1460)
Bu dönemde şövalyelik anlayışı değişir. İnce duyguların, sevginin bulunduğu bir biçime dönüşmüştür. Avrupa derebeylerinin şatolarında ozanlar yavaş yavaş kilise baskısından kurtularak, dünyasal konulu ve hayat sevinciyle yüklü ezgiler ortaya koymuşlardır. Gregorius müziğinden uzaklaşmış ve kullandıkları modlara gittikçe yarım sesleri, bilhassa fa diyez ve do diyezi sokmuşlardır. Tüm Avrupa’da Sokak şarkıcıları türedi. Bunlar çalgılarında ustaydılar. Çok seslilik 3 aşamada gerçekleşir;
Notre Dame Dönemi
Eski Sanat Dönemi
Yeni Sanat Dönemi

RÖNESANS
Rönesans Orta çağ döneminin çözülüp Yeni çağı oluşturacak düşüncenin belirmeye başladığı dönemdir. Kilisenin bağnaz baskısından kurtulmaya çalışan insan, bu dünyanın yalnız ölümden sonrası için hazırlık aşaması olmadığını, bugünün yaşanması gerektiğini anlar. Rönesans ile başlayan yaşam sevinci ile oluşan danslar ve danslarda da çalgılar artar. Çalgılar yalnız eşlik etmekle kalmaz, vokal müzikten bağımsız bir çalgı müziği gelişir. Martin Luther’in, kilisenin müzik dünyasına en ehemmiyetli katkısı “koral” isimli ilahi biçimini geliştirmek olmuştur. 15.asrın ikinci yarısı müzik tarihinde “Geç Rönesans” veyahut “Altın çağ” olarak bilinir. Bu dönemde İtalyan besteciler müzikte egemenliği ele alırlar.

RÖNESANS MÜZİĞİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Vokal polifonik stil doruğa erişir.
Din dışı müzik daha çok ehemmiyet kazanır.
Bağımsız bir çalgı stili kendini gösterir.
Müzik yayıncılığı doğar.

ÇALGILARI

Obua, Klavsen gibidir. Klavsen 18.yy da Piyanoya dönüştü. Blok flüt çağdaş flüte dönüştü. Lavtanın yerini gitar aldı. Bakır nefesliler yetersiz ve gelişmemişti. Fantasia ve prelüde gibi çalgı formları vardı.

NOTASYON

Bugünkü nota yazımı 17.yy başlarında gelişti.

ÇALGI MÜZİĞİ
Çalgı metotları yazılmaya başlandı. Rönesans’ın en gözde çalgısı, doğu orijinli çalgı terimi olan “Lavta” veyahut “Luth” dur. İlk çalgı ustaları (virtüöz) lavtacılardır. Bu sayede telli çalgı üslubu gelişmiştir.

BAROK DÖNEM MÜZİĞİ

BAROK DÖNEM, 1600 ile 1750 seneleri arasında İtalya’daki opera tecrübeleriyle başlamış, J.S.Bach’ın ölümüyle bitmiş ve tüm müzik türlerinde günümüze kadar kalıcı olan değişikliklerin oluşmasına kapı aralamıştır.

Barok müzik, bir döneme ismini vermekle beraber mimari başta olmak üzere diğer pek çok kategoride de değerlendirilebilmektedir. Barok Portekizce barroco (düzgün olmayan inci) kelimesinden gelmektedir. Mimarlıkta, deniz kabuklarına benzer eğimlii bezemelerden olan, 17. asırda kısmen de 18. asırda Avrupa’nın bilhassa Katolik ülkelerine (İtalya, İspanya, Portekiz, Avusturya, güney Almanya, Belçika) ve Latin Amerika’ya dağılmış olan üslup olarak göze çarpar. Barok sözcüğü yalnızca 17. asırdaki genel tutumu nitelendirmekle kalmamış, Helenizm ile Gotik’in geç dönemlerindeki bir takım belirtilerin anlatılmasında da kullanılmıştır.

Furetiére’in 1690′da hazırladığı Fransız dilinin ilk sözlüğüne göre “barok”, “tam yuvarlak olmayan incileri anlatmakta kullanılan bir kuyumculuk terimi”dir. Saint-Simon 1711′de “garip ve rahatsız edici bir düşünce”yi anlatmak için barok sözcüğünü kullanmıştır. Fransız Akademisi sözlüğü de 1694′teki ilk baskısında Furetiére’in tanımlamasını olduğu gibi benimsemiştir. 1740′taki baskı ise mecazi manası benimsiyordu: gayri muntazam, garip, eşit olmayan. Jean Jacques Rousseau’ya göre “barok müzik, armoninin açık seçik olmadığı, modülasyonlar ve uyumsuzlukla dolu, entonasyonları güç ve hareketi zor olan müziktir”. Yapı sanatı konusunda ilk tanımla 1788 seneninde “Encyclopédie méthodique”te karşılaşılmaktadır: “mimarlıkta barok, garipliğin bir nüansıdır”. Öyle anlaşılıyor ki bu isim, dönemin başlangıcında resim ve heykel çalışmalarındaki değişikliklere gösterilen şaşırmış tepki neticesi çıkmıştır.
Rönesans dönemi, tüm sanat dallarında sadelik, temizlik ve saflık dürtülerini güçlendirmesine ve duyguları daha yumuşak bir anlatımla dile getirmesine rağmen, özellikle müzik alanında, daimi kullandığı tekdüzelikten dolayı gittikçe sıkıcı olmaya başladı. O kadarki, Rönesans dönemi bestelerinin en bariz özelliği çalgıların aynı anda başlayıp aynı anda yapıtı bitirmeleri olarak anlatılabilir.
Barok dönemle birlikte, müzik “kontrast” kavramı ile tanışır. Aynı tınılardaki çalgılar birbirleriyle savaşırcasına, birbirleri ile karşıtlık oluşturarak yapıtta yerlerini alırlar. Klasik Dönem sanatçıları bile, her ne kadar Barok dönem yapıtlarını karmaşık, süslü, zevksiz ve mübalağalı olarak adlandırsalar ve “Barok” kelimesini aşağılayıcı anlamda kullansalar da kendi kullandıkları ve günümüze kadar uzanan bir çok armoni kuralını bu dönemin ustalarından öğrenmişler ve yer yer kopyalamışlardır. 150 seneye dağılan bir süreci etkileyen Barok akımı, bir takım müzik tarihçilerine göre 2, kimine göre 3 aşamalı bir dönemdir. Ancak herkesin kabul ettiği ortak düşünce ise son zaman “Olgun Barok” Johann Sebastian Bach’ın tesiri altında geçmiştir.
Barok müziğinin yapısında en bariz özellik, müzik de “kontrast”lar kullanılması olmuş ve bununla beraber konçertolar devri başlamıştır. Müziksel ifadeyi güçlendirmek için kullanılan ses düzeyinin alçalıp yükselmesi Barok dönemde keşfedilen ve gelişen işaretlerle başlar. Ortaçağ ve Rönesans’ta ses şiddeti, hep aynı düzeyde kullanılmaktaydı. Barok dönemde “Piyano – düşük ses” ve “forte – gür ses” terimleri ile yapıtlarda ses şiddetinin önemi ve katkısı görülmeye başlar.

Barok dönemin bir diğer yeniliği bu döneme kadar olan müzikal yapıda bulunmayan ve yapıtın başka bir bölüme geçeceğini veya bittiğini belirten bir olgunun kullanılmasıdır. Yapıtlarda kapanışlar ve geçişler daha kuvvetli bulunur.
Kontrastlar üzerine kurulan Barok müzikte ritmik yapıda da büyük gelişmeler olur. Rönesans’tan Barok müziğe sıçrayan metine bağlı müzikal anlatım, konuşma dilindeki vurguların mübalağa edilmesine kapı aralar. Barok dönemde doğan Opera ve kantatlar son zamanlarda de aynı kaideye bağlı kalınarak mübalağalı bir dilde seslendirilirler. Barok dönemle birlikte çalgı müziği büyük ilerleme gösterir. Solo çalgılar için bestelenen eserler çoğalır. Ses müziği ve çalgı müziğinin birleştirilmesi de Barok dönemde filizlenir. Eşlik görevi gören sürekli bas çalgıları ve insan sesi birleşir. Kontrast oluşturmak emeliyle eşlik çalgıları yeknesak hareket ederken, vokal hareketli ve süslü davranır. 16.asrın bitmesiyle birlikte İtalyan besteciler madrigal ismini verdikleri, şiirler üzerine yazdıkları çok sesli müzikler üzerine yoğunlaşmaya başladılar.

Monteverdi’nin opera yapıtları ve madrigalleri, barok dönemin ilk vakitlerinin doruk noktası olmuş ve daha sonra gelecek müziğe öncülük etmiştir. Dinsel bir tema üzerine heyeti dramatik yapıtlar olan oratoryolar, kökünü Roma’dan alırlar. Avrupa’ya dağılması ise Alman-İngiliz bestekar George Frederic Handel sayesinde olmuştur. Bugüne kadar gelmiş geçmiş en önemli oratoryo olan Messiah oratoryosu G.F. Handel tarafından İngiltere’de bestelenmiştir. (1741). Sonat, kendini barok dönemin ilk vakitlerinde bulmuş bir başka müzik tarzıdır. İtalya’da sonat, yavaş ve hızlı dans parçalarından oluşan yapıt veya yavaş-hızlı kontrastlarıyla gelişen eserlere denir(daha sonra bu tarz kiliselerde kullanıldı). Arcangelo Corelli gibi her iki tarzda da müzik yapan besteciler olmuştur. İtalya’nın dışında süit isimi verilen dans parçaları yaratılmaya başlandı. Süitler de büyük bir gelişimin habercisi olsalar da, sonatlar kadar önemli bir kilometre taşı değillerdi. Süitler, kantatlarda olduğu gibi tek bir çıkış noktasından hareketle iki veya üç bölümlü forma erişirdi (sözgelimi Domenico Scarlatti’nin klavye sonatları gibi), Bach’ın bestelediği birden çok formlu eserler gibi. İlk sonatlar, ya tek bir enstrüman ya da küçük bir grup için yazılırdı.

17.asrın sonlarına doğru(barok dönemin ortaları), bu sonat formu konçerto Grosso şekline dönüştü. Solist grup ise çoklukla concertino (iki keman ve continuo) olurdu. Daha sonra ise konçerto vaziyetine dönüştü. Bach’ın Brandenburg Konçertoları konçerto Grosso stilinin bu dönemdeki en iyi örneklerinden kuşkusuz birisidir. Ayrıca en az Bach’ın olduğu kadar, Antonio Vivaldi’nin solo konçertoları da bu dönemin en önemli örneklerinden oldu.
Sonat, konçerto ve vokal formları gelişiminin ortalarında, barok dönemin bir başka ehemmiyetli özelliği ortaya çıkmaya başladı: Tonalite. 16.asrın ortalarında daha önceki kilise modları, yeni anahtar bağları konseptiyle yer değiştirmeye başladı. Barok dönemle birlikte besteciler bir anahtardan diğerine atlamaya başlamıştı.

Giderek, anahtarlar arasında ki bağ ve geçişler bir sistem halini aldı. Bach’ın İyi düzenlenmiş Klavye(Well-tempered clavier) isimli eseri bu bağı anlamak için iyi bir örnektir. Bu eser ayrı olarak bir başka iki önemlii barok özelliği yapısını içerisinde barındırmaktadır: Prelüd ve füg.
Barok dönemin en gözde çalgıları klavsen ve harpsikort’tu. Bunlar seslerin hafif veya kuvvetli çıkmasına imkan sağlamayan bir düzeneğe sahiptiler. Oysa barok dönemde gelişen, müzikal anlatımı güçlendiren müzik simgeleri ve o dönemde ihtiyaç duyulan hafif ve kuvvetli çalımlar ehemmiyetli bir öğe halini almıştı.

Barok dönemde icat edilmesine karşın dönemin bestecileri piyano için eser yazmazlar. Klavsene göre cılız bir sese ve sert tuşeye sahip piyanoya eser veren ilk besteci Muzio Clementi’dir. 1773’de daha on sekizindeyken piyano için üç sonat yazmış, çalgıyı popüler hale getirmiştir. Bach gibi tanınmış Barok dönem bestecilerinin günümüzde piyanoda çalınan eserleri aslında piyano için yazılan eserlere pek rastlanmaz. Dolayısıyla “piyano” ve “forte” gibi nüanslar ve “staccato” gibi çalım tekniklerinin hiç biri o dönem yazılan piyano eserlerinde yoktur veya çok azdır.
Bütün bu değişiklikler birbirlerine paralel olarak geldi ve barok dönemi oluşturdular. Eski kaidelerden ve polifonik takıntılardan kurtulmak, yeni bir tarz yapma gereğini doğurdu. Bu da, kadanslar veya armonik geri planlar üzerine doğal olarak solistlik yapan, melodiyi ortaya çıkardı. Bu armoniler içinde sequence(zincirleme)’i getirdi ve tüm bu armonik gelişimler bir yandan da ritmik gelişmeleri doğurdu. Bas bölümleri, Orta Avrupa dans müziğinin tipik ritimleriyle kaynaştı ve tüm bunları barok müzik yaptı.
Barok dönem çağdaş müzikal dilin gelişiminde şüphesiz en önemli kilometre taşı olmuştur. Bu 1,5 asır içerisinde, müzikal formlar değişip geliştikçe bir yandan da daha sonrasının ve bugünün müzik standartlarını belirlemeye başlamıştı. Tonalite ve akor tonlaması çok büyük önem taşımaktadır. Bir başka önemli özellik ise müziğin, bu dönemde üniversal bir dil taşımaya başlaması, ulusallıktan çıkıp tüm Avrupa ve dünyaya seslenmesidir.

ROMANTİK DÖNEM MÜZİĞİ

Aslında müzik sanatındaki romantizm, bugün kullanılan romantiklikten, Chris de Burgh’ün müziğinden ve Kenny G’nin sololarından farklıdır. Müzikte “romantizm”, doğru bir şekilde, 19.asrın başlarından 20.asrın başlarına kadar yapılmış olan müziğe denir.

19.asırla beraber besteciler yapıtlarını yazarken romantik romanlar ve dramalardan etkilenmeye başlamışlardı. Bu bilhassa opera ve senfonik şiirlerde dikkat çekiyordu. Bu dönemdeki sanatın sosyolojik yapısına baktığımızda bunun tüm sanat dallarını etkilediğini görüyoruz. Sözgelimi, Scott’ın tanınmış romanı The Bride of Lammermoor(1819), 1821 senesinde Fransız ressam Delacroix’nın bir tablosuna konu olurken, 1836′da Donizetti tarafından opera yapıtı haline getirilmiştir. Genel manasıyla sanattaki romantizm akımının bir hayli teması müzikte de yerini almıştı (natüralizm, idealizm, nasyonalizm gibi).

Romantik dönem müziğinin, klasik müziğe göre getirdiği birçok yenilik vardı: Uzun ve izah edici melodiler, renkli armoni, enstrümantasyon ve ritimdeki özgürlük ve esneklik bunun en önemlileriydi. Ancak müzikal formda çok fazla bir yenilenme sözkonusu değildi. Dönem bestecilerinin en ehemmiyetli özelliklerinden ikisi; evvelki dönem müziğine duyulan saygı ve ara ara bunun nostaljik hatırlama duygularının ötesine geçmesi ve o vakte dek konulmuş katı müzik kaidelerine harfiyen uyulmaya çalışılmasıdır. L.V. Beethoven dünyanın ilk romantiği olarak kabul edilir ve hem klasik hem romantik dönem bestecisidir. Onu izleyen Ludwig Spohr, Carl Maria Von Weber ve Franz Schubert gibi bestecilerse romantizm ilk jenerasyonudur. 1803-1813 seneleri arasında doğan Hector Berlioz, Frederic Chopin, Mikhail Ivanovich Glinka, Franz Liszt, Felix Mendelssohn, Robert Schumann, Giuseppe Verdi ve Richard Wagner gibi besteciler ise ikinci kuşak romantiklerdir.

Bir hayli sanat tarihçisi romantizmin 1850 senesinde bittiği ile ilgili hemfikirlerdir ancak müzikteki romantizm hemen hemen bir yarım asır daha sürmüştür. Liszt ve Wagner’in müziği formunun genişlemesi, armonik yapıları ve enteresan orkestrasyonlarıyla gelecekteki müziğin ilk sinyallerini verirken Schumann gibi besteciler de Johannes Brahms’ın devam ettireceği klasik formlardan vazgeçmiyordu. Bu iki kontrast kendilerinden sonra gelen Antonin Dvorak, César Franck, Camille Saint-Seans ve Peter Ilyiç Tchaikovsky gibi bestecileri etkiledi ve her iki değişim ve dönüşümde de bulundular. Mesela Tchaikovsky’nin sonatları ve senfonileri Schumann ve Brahms’ın formundayken, senfonik şiirleri Liszt etkileşimlidir.

Diğer taraftan milliyetçi besteciler de vardı ve bunlar kendi folk müziklerini yapıtlarının içine her fırsatta entegre etmeye çalışıyordu veyahut Modest Mussorgsky, Bedrich Smetana gibi besteciler çıkıp kendileri özgün bir folk formu yaratıyordu.
İkinci romantizm akımının başlangıç seneleri olan 1890′lara Bruckner, Brahms, Franck ve Tchaikovksy gibi 4 önemli romantik can vermişti. Post-romantik olarak da adlandırabileceğimiz Gabriel Faure, Eduard Grieg, Gustav Mahler ve Nikolai Rimsky-Korsakov gibi besteciler vaktin çağdaş müziğinden aldıkları direk etkileşimi romantik müzik formuyla sunuyorlardı. Diğer taraftan “saf” romantikleri izleyen besteciler de vardı. Hugo Wolf Wagner’in, Scriabin Liszt’in ve Max Reger’de Brahms’ın müzikal yapısıyla müzik vermişlerdi. Post-romantik akımın önde gelen isimleri arasında Sergei Rachmaninoff ve Richard Strauss gibi gelenekçi neo-romantiklerin yanı sıra Claude Debussy, Charles Ivess, Leos Janacek, Maurice Ravel ve Arnold Schoenberg gibi 20.asır klasik batı müziğini oluşturmaya başlayan isimler de vardı.

ÇAĞDAŞ DÖNEM MÜZİĞİ

Bu dönemi adlandırmada genel kabul görmüş bir terim yoktur. Modern Müzik veya 20. Yüzyıl müziği gibi adlandırmalar yapılabilirse de bu isimlendirmeler bilhassa ikincisi dönemin ortalarında yaşamış olan Rachmaninov, Sibelius ve R. Strauss’ u da kapsadığından uygun olmayabilir.Yeni müzik terimi bu müzik türünün felsefesini ve 19. Asır romantizmine karşıt olan arayışları daha iyi tanımlayacaktır.
Yeni müzik Alman Avusturya romantizmine ve onun temsil ettiği her şeye bir baş kaldırıyı simgeler. Değişik besteciler değişik tekniklerle başarılı örnekler oluşturmuşlardır. Bu müzik türünde Empresyonizm, Romantizm veyahut Barok dönem de olduğu gibi belli bir stil veyahut kalıp yoktur. Besteciler belli bir tekniğe bağlı kalmak yerine birini tecrübe ettikten sonra bir başkasına geçmekte bir mahzur görmemişlerdir.
Başkaldırış yapıt isimlerinde da kendini göstermektedir. Buna örnek olarak Erik Satie’nin “Like a nightingale that has a toothache” ve Trois Morceaux’ un “Three pieces in the form of a pear” gösterilebilir. Bunlar son asrın romantik başlıklı senfonik şiirlerine bir tepki olarak görülmektedir.

1.Dünya Savaşı sonrası bir takım bestecilerin yapıtlarında caz esintileri de görülür. Örn: Stravinsky “Ragtime” 1918, Copland’ın “Two Blues”1926.
Bilimdeki gelişmelere paralel olarak radyo konser salonlarına gidemeyen milyonları dinleyici haline getirmişti. Randall Thompson’un Süleyman ve Belkıs operası radyo istasyonları tarafından telif ödenerek yayınlanmıştı. 1929’dan itibaren sesli çekilmeye başlayan sinema filmleri bestecilere yeni olanaklar yaratmıştır. Fonograf’ın buluşu ile dünyanın en izole bölgelerinde dahi insanlara müziği istedikleri repertuarla dinleme olanağı yaratmıştır. Son olarak Televizyon kitle iletişimini en üst düzeye çıkarmıştır.Çağdaş bestecilere birkaç örnek vermek gerekirse aşağıdaki isimleri sayabiliriz.

JOHN CAGE

Klasik müzik eğitimi görmüştür. Batı müziğinin ve ferdi anlatımın dışına çıkmak emeliyle Cage müziğinde teyp, plak kayıtları ve radyodan da istifade etmiştir. Müziği oluşturan bütün etkinliklerin tek bir tabii sürecin parçası olduğu neticenine varmıştır.
Emeli dinleyicilerin kulaklarını süzgeç gibi değil huni gibi kullanmaya özendirmek, bestecinin seçtiği seslerle kanaat etmeyip ortamda ses yerine ne varsa idrak etmelerini sağlamaktı. Buna erişmek için müziğinde belirlenmemişlik ilkesini gerçekleştirdi. Rastlantısallığı sağlamak ve böylelikle yorumcunun şahsi beğenilerinin araya girmesini önlemek emeliyle çeşitli yollara müracaat etti. Mesela yorumcu sayısını ve çalgı türlerini evvelce belirlememeyi, seslerin ve bölümlerin uzunluğunu tespit etmemeyi, uyulması zaruri nota yazımından kaçınmayı ve bölüm sıralamasında rastlantısallığı savunmayı tecrübe etti.
Cage’in en bilinen eserleri, yorumcunun hiçbir şey çalmadığı Dört dakika otuz üç saniye 1952,rastgele istasyonlara ayarlanan 12 radyo 24 yorumcu ve bir orkestra şefi için Düşsel manzara No:4 1951, sonatlar ve interlüdler1946-48,Fontana Mix1958, Ucuz taklit1969 sayılabilir.

BELA BARTOK
Macar bestekar 22 yaşındayken 1848-49 devriminin önderi ve Ferenc’in babası Lajos Kossuth’un hayatını anlatan senfonik şiirini yazdı. İlk çalınışında Avusturya ulusal marşının karikatürize edilerek seslendirilmesi bir skandala yol açtıysa da çok beğenildi. Opus 7 Birinci Dörtlüsünde(1908-09) bir oranda duyumsanan halk müziği tesiri sonrakilerde tümüyle özümsenmiş ve eserlerinin içinde erimişti. Opus 17 İkinci Dörtlü (1915-17) Bartok ‘un Kuzey Afrika’ya yaptığı derleme gezisini yansıtan Arap motifleriyle süslüydü. Üçüncü ve dördüncü dörtlülerde1927-28 daha yoğun ses uyuşumsuzluğundan istifade edilmişti. Beşinci1934 ve altıncıda 1939 ise tekrar geleneksel armoniye dönüldüğü gözleniyordu.
Meslek hayatının başında Fransız tesirinde kaldığı için erken dönem eserlerinde politonalitenin bazı belirtileri görülür. Fakat daha sonraları bu malzemeden faydalanmadı. Onun yerine Doğu Avrupa en çok da Macar ve Rumen halk üsluplarını araştırdı. Müziği her ne kadar armoni açısından yoğun ve karmaşıksa da kökünü halk müziğinin modal dizilerinden dikkatle seçilmiş armonilerden kurulu bir tonaliteden alıyordu.
Bartok 2 Kasım 1936 da Türkiye’ye geldi. İstanbul Belediye konservatuarı arşivinde çalışmalar yaptıktan sonra 4 Kasım 1936 da A. Adnan Saygun ile birlikte üç konferans verdi. Gene Saygun ile birlikte Adana’nın Osmaniye kazası Toprakkale ve Çardaklı köylerine gittikçe göçerlerin müziğini taş plaklara kaydetti.
Müziği ve tutumu Nazilerle ittifak halinde olan Macar Yöneticilerin ve Kilisenin reaksiyonunu uyandırmış ve vatana ihanetle suçlanmıştır. Çoğu Musevi olan birtakım ehemmiyetli bestecilerin eserlerinin Nazilerce yasaklanması üzerine Goebels’e bir mektup yazarak kendisinin de aynı listeye alınmasını eserlerinin Almanya ve ona bağımlı ülkelerde çalınmasına müsaade etmediğini bildirdi. 1939 da Ahmet Adnan Saygun’a yazdığı mektupta ülkesinden ayrılmaya kara verdiğini ve Türkiye’de çalışabileceğini söylediyse de müracaatı cevaplanmayarak Türkiye’ye gelmesine imkan verilmedi. Bunun üzerine ABD’ye gitti.
Eserlerinde Stravinski gibi aksak usulü kullanan Bartok müzikte o vakte dair Bulgar ritmi olarak adlandırılan bu ritim için Rumen etnomüzikolog Constantin Brailoui ile birlikte Türkçedeki aksak terimini önermiş ve bunu müzikolojiye yerleştirmiştir.

IGOR STRAVINSKY 
Rus asıllı besteci 1 Dünya Savaşı Senelerinden başlayarak daimi Rusya dışında hayatı özellikle Ateş Kuşu 1910,Petruşka 1911, Bahar Ayini 1913 ve Orpheus 1947 gibi bale müzikleriyle ünlenmiştir.
Stravinsky,20. Yüzyıl müziğine büyük katkıda bulunmuş, kendine has eleştirel tutumu özellikle ölçü, tempo, ses gürlükleri açısından ehemmiyetli sonuçlar doğurmuştur. Bileşik ölçülü asimetrik kalıpları araştırmış, müzik tümcelerinde kullandığı figür ve motifleri uzatarak veya çıkararak simetrik cümleleme geleneğini yıkmıştır. Müziğe yine kazandırdığı şaşmayan vuruş duygusu bir hayli bestesinin dansa uygun düşmesine sebep olmuştur.

ARNOLD SCHONBERG
Avusturya asıllı ABD li bestekar. On iki ton müziğinin yaratıcısı,20. Asrın en etkilii öğretmenlerinden biridir.
1899 da yazdığı “Aydınlık gece” isimli yaylı çalgılar altılısı sanat hayatında önemli bir adımdır. Richard Dehmel’in aynı isimli şiirinden esinlenen bu romantik eser yaylı çalgılar altılısı için yazılmış ilk programlı müziktir. Bütünlüğü müzik dışı bir öykü veyahut imgeye dayanan yapısı ve armonileri yüzünden Viyana’daki tutucu program komitelerinin reaksiyonunu çeken eser ancak 1903 de seslendirildi ve bu sefer dinleyicinin reaksiyonuyla karşılaştı. Sonraları ise hem ilk biçimiyle, hem de Shoenberg’in yaylı çalgılar orkestrası için yaptığı tertip etmeyle bestecinin en sevilen eserlerinden biri oldu.
Belli bir döneme kadar bestecinin bütün yapıtları tonaldi, fakat armoni ve melodileri karmaşıklaştıkça tonalite ehemmiyetini yitirmeye başladı. 19 Şubat 1919 da tonal kompozisyon düzeninden tümüyle yoksun ilk yapıt olan Opus11 No:1 piyano konçertosunu bitirdi.
Zengin armoni ve melodi olanaklarını değerlendirmesine yardımcı olacak yeni bir bütünleştirici ilke aradığı bu dönemin nihayetinde yalnızca birbiriyle irtibatlı on iki ton kompozisyon yolunu buldu. Temmuz 1921 de bu türün ilk örneği olan Opus12 Piyano süitine başladı.
Karşılaştığı bütün muhalefete karşın 1. Dünya Savaşı sonrası Shoenberg’in müziği artan ölçüde övgü topladı ancak besteci yaratıcı çalışmalarının olanak verdiği elektronik müzik devrimini görecek kadar yaşamadı.

AARON COPLAND
Copland’ın besteci olarak gelişimi: Dönemin belli başlı eğilimlerini ortaya koyan ve ilk başta müziğinde caz ritimleri kullanan besteci daha sonra Stravinsky’’in yeni klasik tutumunun tesirinde kalmıştır. Kendisinin, ses gürlüğü “sonorite” itibariyle daha idareli, doku bakımından daha denetimli olarak tanımladığı soyut bir üsluba yöneldi. Bu yöneliş Copland’in sanatındaki en randımanlı dönemin açılmasına kapı araladı. Copland ayrı olarak radyo, fonograf ve sinema gibi yeni iletişim araçlarıyla modern müziğe yatkın bir seyirci kitlesinin de yaratıldığını farkındaydı. 1930 lardan sonra geniş bir dinleyici kitlesine seslenebilmek emeliyle müziği kolaylaştırma gayretlerine katıldı.

EDGARD VARESE
Fransız asıllı ABD li besteci ses imalat tekniklerinde yaptığı yeniliklerle tanınır. Disonant ve temasız, ritim açısından da asimetrik olan müziğini uzaydaki ses cisimleri olarak tasarladı. Elektronik ses donanımından istifade etme fırsatını bulduğu 1950 lerin başlarından sonra da elektronik müziğe ağırlık verdi. Brüksel dünya fuarı için yazmış olduğu elektronik şiirde (1958) sesin 425 hoparlörle dağılmasını öngördü.

GUSTAV MAHLER 
Musevi asıllı Avusturyalı bestekar.
Muasır müzik eleştirmenleri Mahler’in müzikteki değişim dönemini kuvvetli bir şekilde etkilemiş olduğunu kabul etmektedirler. Onun eserlerinde 20. Asırda kullanılan köklü yöntemlerin habercisi niteliğinde öğelere rastlanır. Bu yollar arasında ilerleyici tonalite (bir eserin başladığı tonaliteden değişik bir tonaliteyle bitmesi),tonalitenin çözülümü(kromatikliği veyahut o tonaliteye yabancı akorları daimi kullanarak tonalite duygusunu bulanıklaştırma),büyük orkestra içindeki solo çalgı grupları için iç içe örülü melodiler üzerine kurulmuş kontrapuntal bir yapıyı tercih ederek orkestranın tümünün ürettiği armoniden kopuş, temaları tekrarlamak yerine daimi değişen temalar kullanma, popüler üsluplardan ve günlük hayattaki seslerden (kuş, boru sesleri vb.)alay eden alıntılar yapma ve Liszt’in çevrimsel biçim’inden(bir eserdeki temaların başka eserlere aktarılması) ustalıkla istifade eden teknikleri benimseyerek senfonide biçim istikametinden yeni bir birlik sağlama sayılabilir.
Sanatının şahsi içeriğini ise en çok çağının hak ve özgürlüklerden yoksun insanının tinsel çalkantısını başka rastgele bir besteciden çok daha fazla yaşamış olması etkilemiş, bu da onun kişiliği ile müziğini özdeşleştirmiştir. Gustav Mahler müzik tarihi içerisinde çok önemli yere sahip bir bestecidir



 

 

İSPANYOL GİTAR TARİHi

FORUM İSTANBUL ROCK STAR 

RIFAT YASİN GÖKTÜRKOĞLU
Almanya Dresden Teknik Üniversitesi 
Müzikoloji Bölümü MezunU
Berlin Blue Star Grubu Gitaristi

İspanyol Gitar Tarihi ile ilgili
Çok çeşitli kaynaklara dayanan
Yazı dizileri forumda yayınlandı
Bu konuyu araştıran ve farklı tarzda
Yorum yapan Müzik Teorisyenlerinden bazılarının
Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde yayınlanan

Görüşlerini yeniden özet ile buraya aktarmak istiyorum

İspanya ve Gitar Tarihi ile ilgili
( Conservatorio Superior de Musica   
Rafael Orozco de Cordoba )
Kordoba Konservatuvarı Mezunu olan
İspanyol Müzik Teorisyeni
Samuel Rico Gonzales
Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde
Şu bilgileri aktarıyordu
Gonzales yazısında
Günümüzdeki bilinen şekliyle 
İlk Gitar Prototipinin
10 . Yüzyıl'da M.S. 950 yıllarında
Bir İspanya devlet kurumu olan
Cordoba Andalucıa Escuela de Musica'da
İspanyol öğretim görevlileri tarafından
Fretless tarzda üretildiğini
13 . Yüzyılda M.S. 1250 yıllarında Kastilyada
İlk perdeli gitarların üretildiğini
16 . Yüzyılda M.S. 1510 yıllarında
Cordoba'da İspanyol Gitar denilen gitar modelinin
Geliştirildiğini
Günümüzde ise dünyanın en kaliteli Gitarlarının
Aynı şekilde Cordoba şehrinde
Üretilmeye devam edildiğini belirtiyordu
Gonzales'in bu yazısına ilk tepki gösteren

Düsseldorf Blue Star Grubu Gitaristi
Real Conservatorıo Superior de
Musıca de Madrid
( Madrid Kraliyet Müzik
Konsevatuarı Antik Müzik Bölümü ) Mezunu 
İspanyol Gitarist Fernando Sebastian Raphel  
F
rankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde şu bilgileri aktarıyordu
Raphel yazısında
Gonzales'in
Günümüzdeki bilinen şekliyle 
İlk Gitar Prototipinin
10 . Yüzyıl'da M.S. 950 yıllarında
Bir İspanya devlet kurumu olan
Cordoba Andalucıa Escuela de Musica'da
İspanyol öğretim görevlileri tarafından
Fretless tarzda üretildiğini belirttiğini
Ancak bu bilgilerin doğru olmadığını
O dönemde İspanya Devleti diye bir devletin
Mevcut olmadığını
İspanyollar
ın Cordoba şehrinde değil
Lion Castile Krallığı ile Aragon
Krallığında yaşadığını
Andalucia Escuela de Musica isminin 
Bu okula İspayolların verdiği isim olduğunu
Bu okulun asıl isminin 
Kurtuba İslami İlimler ve
Musıki Tedrisat Mektebi olduğunu
Bu okulun bir İspanyol okulu olmadığını
Bu okulun Endülüs İslam Devletinin
Resmi okullarından birisi olup
Okuldaki öğretim görevlilerinin içine
kesinlikle İspanyol olamayacağını
Okulun Devlet Başkanı
3. Abdurrahman Bin Muhammed tarafından
Sürekli denetlendiğini
Bu okulda sadece Gitar üretilmediğini
Gitar , Andalucia Oud 
Arabesco Tar , Def v.s bir çok enstrümanın üretildiğini
Bu okulun Hz.Muhammed sav döneminde
Medinede kurulan
İmam müezzin kurra hafız ve islam alimi yetiştiren
Aynı zamanda müzisyen olan Sahabe Tueis gibi
Üstadların musıki eğitimi verdiği
Okulun benzeri tarzda eğitim veren bir okul olduğunu
O dönemde Kurtuba şehrinin
Endülüs Emevi İslam Devletinin
Başkenti olduğunu
Kurtuba'nın o dönemde bir İspanyol şehri olmadığını
Bir Akdeniz Müslüman şehri olduğunu
Demografik yapı olarak nüfusunun genelinin
Fas Tunus Cezayir kökenli
Müslümanlardan oluştuğunu
Moriskoların 
Hristiyan ve Yahudilerin azınlıkta olduğunu
Belirtmektedir
Raphel yazısında 
İspanyolların ve Avrupanın 
O dönemde karanlık çağda olduğunu
Endülüs Emevi İslam Devletinin
Bilim ve Sanatta çağ atladığını
İspanyolların o dönemde
Sömürge ve ticaret ile uğraştığını
Gitar üretecek Sanat ve kültür potansiyellerinin
bulunmadığını belirtiyor 
Raphel yazısında 
Gonzales'in
13 . Yüzyılda M.S. 1250 yıllarında Kastilyada
İlk perdeli gitarların üretildiğini
16 . Yüzyılda M.S. 1510 yıllarında
Cordoba'da İspanyol Gitar denilen gitar modelinin
Geliştirildiğini
Günümüzde ise dünyanın en kaliteli Gitarlarının
Aynı şekilde Cordoba şehrinde üretilmeye devam edildiğini
Açıkladığını ancak bu bilgilerin eksik olduğunu
13 . yüzyılda M.S. 1250 yıllarında
Granada İslam Devletinde
Devlet başkanı ! . Muhammed Bin Nasır döneminde
Granada Konservatuvarında
Müslüman öğretim görevlileri tarafından
Gitar ve Klarnet gibi bir çok enstrümanın
Üretildiğini
Bu üretilen Gitarları alan tüccarların
Aragon ve Kastilya'da sattıklarını
Kastilya'da ikamet eden aslen Fransız üstadların
Bu gitarlara perde ilavesi yaptıklarını
belirtiyor
Raphel yazısında 
16 . Yüzyıl ( M.S. 1510 ) ile
18 . Yüzyıl arasında İspanyada yaşayan
Fransız üstadlar tarafından
" İspanyol Gitar " denilen Gitar modelinin
kurgulandığını
Ancak daha sonra " İspanyol Gitar " türünün
Avrupa 6 telli Batı Gitar Modelleri esas alınarak 
İmal edilmeye başlandığını belirtiyor
Raphel " İspanyol Gitar " modelinin
Gövdesi Keman şekline benzeyen
Geniş ve büyük bir gövdeden oluşan
5 Telli olarak imal edilen
Tel olarak hayvan bağırsağı kullanılan
5 telli bir burgu mekanizması bulunan
Alt sesten başlayarak RE - LA - FA - SOL - DO
Şeklinde akord çekilen bir gitar türü olduğunu belirtiyor
Günümüzde 6 telli Avrupa Batı Gitar Modeli
Esas alınarak imal edilen
İspanyol menşeli Gitarlarda
Veya Farklı ülkelerin üretimi olan tüm gitarlarda
Aynı teknik standartların mevcut olduğunu
Dünyanın en kaliteli gitarlarının İspanya'da değil
Amerika'da üretildiğini belirtiyor
Raphel yazısında
İspanyol kültürü ile temelde ilgisi olmayan 
Ancak günümüzde , İspanyol Müziği olarak yansıtılan
Ve orjinalliği kaybolan Flamenko Müziğinin
asıl amacının  
Eteklerin havalara kalkmasıyla oluşan görsellik
ve eğlence için at gibi tepinmek olmadığını belirtiyor 
Raphel yazısında
Flamenko Müziğinin 8. Yüzyılda ortaya çıktığını
Önce dini müzik türünde yayıldığını 
Daha sonra meditasyon için kullanılan
Bir müzik tarzı olduğunu belirtiyor 
Raphel yazısınsa
Flamenko 
Dinlendiğinde
insanların ruhunu dinlendiren
Düşündüren ve hayal dünyasını genişleten
Bazen tebessüm ve bazende hüzünlendiren
Duygusallık ve romantizm yüklü
Afro Arabesk Slow tarzında
bir müzik türü olduğunu belirtiyor 
Raphel yazısında
Flamenko'nun daha sonra aslndan saptığını
Çigan müziği ve 
Dans kareografileriyle  birleştirildiğini
Görselliğin ön plana çıktığını
Müziğin ikinci ve arka planda kaldığını
belirtiyor


İSPANYOL GİTAR TARİHi

FORUM İSTANBUL ROCK STAR 

RIFAT YASİN GÖKTÜRKOĞLU
Almanya Dresden Teknik Üniversitesi 
Müzikoloji Bölümü MezunU
Berlin Blue Star Grubu Gitaristi

 



GUITAR PLAYING TECHNIQUES  

FORUM İSTANBUL ROCK STAR 

RIFAT YASİN GÖKTÜRKOĞLU
Almanya Dresden Teknik Üniversitesi 
Müzikoloji Bölümü Mezunu
Berlin Blue Star Grubu Gitaristi

 

 

 

GUITAR PLAYING TECHNIQUES

Guıtar Playıng Technıques Konusu ile ilgili 
Forumda çok geniş açıklamalar mevcut 
" Gitar Çalma Teknikleri " olarak paylaşılan 
Bu yazıları bir özet halinde ve sekiz maddelik
Bir listede toplayarak , buraya aktarmak istiyorum 
Öncelikle listeyi yazalım , sonra açıklayalım

1 - FREE VOİCE

2 - EMPROVİZE

3 - STAGE SHOW 

4 - TABLETURE 

5 - THEORİ METODES 

6 - BETA SPAİN 

7 - TRİAD CHORD 

8 - SEQUENCE 



 
FREE VOICE

Free Voice ile ilgili şunları aktarabiliriz
Folk ve Country müzik ile ilgilenen
Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde Müzik teorisi ile ilgili
Yazıları ve sitenin , Ludwıg West Guıtar Methodes bölümünde
" Texas And Cowboys Town " gibi
Aranje notaları yayınlanan Oregon'lu
Amerikalı Gitarist Sam Johny Watson
Free Voıce ile ilgili açıklamalarında
Free Voice tekniğinin 
Amerikan Kovboylarının veya sokak çalgıcılarının
Kullandığı bir teknik olarak gündeme geldiğini
Fakat , özgürce gitar çalmak isteyen
Herkesin yeri geldiğinde
Bu tekniği kullandığını belirtiyor
Sam Johny Watson yazısında 
Free Voıce'de Chord'larda belirlenen
Kadansa göre bir sıra olmadığını 
Eserlerin notaya bağlı kalınarak çalınmadığını
Doğaçlama ve yorumlamalara göre icra edildiğini  
Bona tekniği veya Teorik bilgilerin kullanılmadığını
Eserler icra edilirken müziğin temel kaideleri
Veya kurallarına uyulmasının düşünülmediğini
Chord'ların Bare veya Beta olarak basılabildiğini
Yedililerin , DimChord veya SusChord'ların 
Kullanılabildiğini veya kullanılamadığını 
Chord'ların Triad Chord olarak basılabildiğini
Belirleyici bir ton seçimi yapılmadığını 
Gitarın solo veya ritmik olarak çalınabildiğini 
Ses ile eşlik edilebildiğini veya edilemediğini
Yeni gitar çalmaya başlayanların
Müziğin kural ve kaidelerini
Tam uygulayamadıklarından dolayı 
Bu teknik ile gitar çaldıklarını 
Hiç duymadıkları eserlerin mutlaka 
Video veya herhangi bir ses kaydını dinlediklerini
Eğer notadan başka bir örneği yoksa
Eseri icra etmekten vaz geçtiklerini veya
Nota bilen birilerinden eserlerin notalarının altına
Veya şarkıların sözlerinin altına 
Do - Re - Mi şeklinde nota isimlerini
Yazmalarını rica ettiklerini 
Gitar klavyesindeki perdelere küçük kağıtlara 
Nota isimlerini yazarak yapıştırdıklarını
Fakat genelde Nota isimleri ve klavyedeki
Küçük yapıştırma kağıtlarıda kullanmayıp
Kulaktan duyduğu şekilde eserleri
İcra etmeye çalıştıklarını belirtiyor
Bu tekniği kullananların  
Basılacak Chord şifreleri yerine
C - Am - F gibi şifreler yerine 
İsimlerini Do Majör - La Minör - Fa Majör 
Şeklinde not ettiklerini belirtiyor   
Nota okuyabilen veya müziğin kurallarını bilen
Eğitim almış gitaristlerin ise
Bazen kuralları hiçe sayarak 
Free Voıce tekniği ile özgürce gitar çaldıklarını 
İfade ettiklerini 
Free Voice tekniğinde Finger Stlye veya pena
Klasik veya Popüler eserler şeçimi gibi
Belirli tercihlerin olmadığını belirtiyor
Aşağıda bir Free Voice tekniğine göre
Yazılmış metin görmektesiniz

   One     Way   Ticket
Note            La La     La    Sol  La    Mi   Sol 
Finger            3          3      1    3      0      1   
String            1          1       1    1     1       1
Freet              5          5       3    5     0      5 

 

 

 



 EMPROVİZE 

Emprovize tekniği ile ilgili 
Tımes Red Slow Rock Grubunun
Elemanlarından
" Frider Angels " eserinin aranjörü olan  
Müzik teorisyeni ve aynı zamanda
Blues , Rock ve Jazz Gitaristi olan
İngiliz Müzisyen Ricky Tom Wilkinson
Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesindeki açıklamalarında 
Emprovize tekniğinin genelde
Blues ve Jazz gitarisleri tarafından kullanıldığını
Notadan bağımsız bir teknik olduğunu
Ancak belirleyici tonal kalıpların
Kullanıldığını belirtiyor 
Emprovize tekniğini kullanan gitaristlerin 
Solo ağırlıklı doğaçlamalar yaparlarken

C - Am
G - Em
F - Dm

Gibi tek alterasyonlu tonları tercih ettiklerini
Nota kullanmadıklarını ama nota bildiklerini
Gitar çalarken genel olarak pena kullandıklarını
Free Voice tekniği kullananlardan
En belirgin farklarının tonalite ve kadans kurallarını
Kullanarak tonlar arası geçiş yaparken
Theoric Chord , İntermediate Chord
Ve Special Cruise Road Chord çeşitlerini
Çok iyi seçerek , seri ve yumuşak tarzda
Kullandıklarını belirtiyor
Genel olarak Blues Rock ve Jazz için
Kullanılan Emprovize tarzı için
İki örnek verilecek olursa 
Iron Maıden Grubunun gitaristi olan
Dennis Stratton tarafından Etud olarak 
Yayınlanan " Chesterfıeld Way Excalıbur "
isimli eserinin
İspanyol Gitarist  Fernando Sebastian Raphel'in
Morisko Toledo isimli eserinin
Örnek olarak verilebileceğini belirtiyor

 
THEORİC CHORD :

Eserin bestelendiği Tonaliteye göre
Kadans dengesine göre ( Örn : Plegal Kadans )
Teorik olarak eserde bulunması gerektiği
Bilinen ana ve temel Chord çeşitleridir
Örneğin La Minör Tonalite bir eserde
Re Minör Chord olması gereken
Theoric bir temel akor çeşididir 

İNTERMEDİATE CHORD :

Ana ve temel Chord çeşitleri dışında
Ara geçiş Chord çeşitleri olarak bilinen
Bazı eserlerde chord sıralamasında
Seyre göre dizide temel akorun
Sıralamadaki yerine denk gelen akor çeşididir
Örneğin La Minör Tonalite bir eserde 
Fa Majör Chord bir ara geçiş akorudur  

SPECİAL CRUİSE ROAD CHORD :

Kullanılan Tonalite kapsamında olmayan
Kadans kuralları dışında kalan
Eserin seyrine izlediği yola göre değişen 
Eserde tonaliteden farklı nota grupları olduğunda
Esere sonradan ilave edilen Chord anlamındadır
Bu konuyla ilgili bir örnek verecek olursak 
Amerikalı Gitarist Marc Roger Ctevens tarafından
Aranje edilen ve İntro olarak La Bamba Mexıco
İntrosu kullanılan
Elvis Prestley tarafından seslendirilen
" It's Now Or Never " isimli eserde
Aranjeye göre Do Majör tonalite eserin
Orta bölümünde tonalite dışı nota kullanıldığı
İçin eklenen La Bemol Majör Chord
Special Cruise Chord bir akordur


STAGE SHOW

Stage Show tekniği ile ilgili
" Feedback Spider " eserinin aranjörü
Avusturyalı Gitarist Martin Andreas Norbert
Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde şu açıklamaları yapıyor
Martin Andreas Norbert
Aslında ilk aşamada müzik teorisini bilmeyenlerin
veya nota okuyamayan gitaristlerin  
Bu tekniği kullandıklarını  
Bu tekniğin sadece çalınıp söylenebilen
Sözlü müzik eserlerinde kullanıldığını
Ve gitarda solo çalmadıklarını
Sürekli akor bastıklarını belirtiyor 
Bu tekniği kullananlarda   
Akorların teknik olarak hangi ses ve notalardan
Oluştuklarını değil , gitardaki parmak el
Pozisyonlarının dikkate alındığını belirtiyor
Bu tekniğin melodi içeren 
Enstrümental eserlerde kullanılamadığını
Müzik eserinin notasının yazılmayıp
Sadece icra edilecek eserin sözlerinin
Bir text olarak yazıldığını 
Sözlerin altına veya üstüne
Gm - C - Dm gibi akor şifrelerinin yazıldığını
Gitarda Akorların bu şifrelere göre basıldığını
Gitar çalanında sesiyle esere eşlik ettiğini
Dolayısı ile bu tekniğin
Bir tür sahne şov tekniği olduğunu belirtiyor
Nota bilenlerinde bazen sahne proğramlarında
Nota yerine bu tekniği kullandıklarını belirtiyor
Aşağıdaki örnekte  " One Way Ticket " isimli eserin
La Minör Tonunda hazırlanmış
Bir Stage Show sayfasını görmektesiniz


ONE WAY TİCKET

Neil Sadeka England
Stage Show Page
 
Am                          Am                     C
One Way Ticket     One Way Ticket 

Dm                         Dm                      C
One Way Ticket     One Way Ticket
 
E                             E 
One Way Ticket     One Way Ticket 

 

                                          C    E      Am                Am  C   G#   Am

       To The Blue



TABLETURE 

Tableture tekniği ile ilgili 
Dresten Konservatuvarı Mezunu olan
Düsseldorf White Blue Star Grubunun
Kurucusu olan Alman Gitarist
Carl Dietrisch Chıodwıg ( Ludwıg )
http ://www.DeutscherGitarrist.com 
isimli gitar dersleri verilen sitede
Şu açıklamaları yapıyor
Carl Dietrisch Ludwıg
Bu tekniği genel olarak
Nota bilmeyen gitaristlerin
Tercih ettiğini belirtiyor
Bu tekniğe kısaca TAB denildiğini
Bu teknikte tıpkı nota gibi
Porte ve anahtar düzeneğinin olduğunu
Bu Portenin altı adet çizgiden oluştuğunu
Altı adet çizginin en üstündeki çizginin
Gitarın en altındaki ince Mi telini simgelediğini
Portenin en altındaki çizginin ise
Gitarın en üstündeki kalın Mi telini simgelediğini
Porte içinde sayıların bulunduğunu
Sayıların porte çizgilerinin üstünde bulunduğunu
Dolayısıyla çizginin gitar telini tasvir ettiğinden
Telin üstündeki sayının ise
Gitarda basılması gereken perde numarasını
Simgelediğini belirtiyor
Aşağıda bir TAB örneği görmektesiniz



 



THEORİ METHODES

Theori Methodes ile ilgili
Weisbaden Blue Star grubu elemanı
Alman Gitarist Hans Wolf Müller
Şunları aktarıyor 
Hans Wolf Müller
Theori Methodes tekniğinde
Nota veya Bonanın kullanıldığını
TAB gibi sistemlerin asla kullanılmadığını 
Müziğe ait teorik teknik her türlü
Metodun kullanıldığını
Gitar öğrenme tekniğinde
Etüdlerin sürekli tekrarlandığını
Eserlerin orjinal tonlarına göre
Veya Transpoze edilerek
Notalarının yeniden yazılarak
icra edildiğini
Cadance ( Kadans ) sistemine göre
Akorların yeniden gözden geçirildiğini
Eserlerin müziğin kurallarına göre
Gerekirse aranje edildiğini
Eserlerin notası yoksa orjinaline göre
Notalarının yazılarak icra edildiğini
Majör ve Minör kurguların
Gitar klavyesindeki ses nota perde
Pozisyon ilişkisinin teorik ve uygulamalı olarak
Sürekli gözden geçirildiğini belirtiyor
Hans Wolf Müller 
Gitarda arpej veya soloların notasyonla kurgulandığını 
Bu tekniğin Polifonik Armoni kurallarına göre
Sürekli geliştirilen bir Gitar çalma tekniği
Olduğunu belirtiyor


BETA SPAİN

Beta Spain tekniğiyle ilgili
" Andalucia Cordoba " ve " Morisko Toledo "
İsimli eserleri notaya alan İspanyol Gitarist
Fernando Sebastian Raphel şu bilgileri veriyor
Raphel yazısında Beta Spain tekniğinin 
16 . Yüzyıl ( M.S. 1510 ) ile
18 . Yüzyıl arasında İspanyada yaşayan
Fransız üstadlar tarafından imalatı yapılan
" İspanyol Gitar " denilen Gitar modeline göre kurgulandığını
Ancak daha sonra " İspanyol Gitar " türünün
Avrupa Batı Gitar Modelleri esas alınarak 
İmal edilmeye başlandığından
Günümüzde Beta Spain tekniğinin kullanılsada
Eski önemini yitirdiğini belirtiyor
Raphel " İspanyol Gitar " modelinin
Gövdesi Keman şekline benzeyen
Geniş ve büyük bir gövdeden oluşan
5 Telli olarak imal edilen
Tel olarak hayvan bağırsağı kullanılan
5 telli bir burgu mekanizması bulunan
Alt sesten başlayarak RE - LA - FA - SOL - DO
Şeklinde akord çekilen bir gitar türü olduğunu
Ve bütün Chord'ların Beta Chord olarak basıldığını
Bare Chord olarak akorların basılmadığını
Triad Cord'ların kullanıldığını belirtiyor 
Beta Chord Gitar tekniğinin
Günümüzde Avrupa Batı Gitar Modeli
Esas alınarak imal edilen
İspanyol menşeli Gitarlarda
veya Farklı ülkelerin üretimi olan
Tüm Gitarlarda kullanılabildiğini belirtiyor


TRİAD CHORD

Triad Chord tekniği ile ilgili
Ludwıg Classıc Pop Guıtar Methodes
İsimli eseriyle tanınan Alman Gitarist
Carl Dietrisch Chiodwıg ( Ludwıg )
Yazısında şu bilgileri veriyor
Triad Chord'ların bütün basılacak akorlarda
1 - 3 - 5 derece ile kurulan akorlar
Anlamına geldiğini
İcra edilecek eserlerde
Triad Chord dışında farklı akorlar
Kesinlikle kullanılmadığını belirtiyor
Eserlerde eğer Triad Chord'lar dışında
Farklı akorlar varsa
Örneğin Suspended Chord
Diminished Chord
Augmented Chord
Exıt Seventh Chord 
Half Exıt Seventh Chord
Majör Seventh Chord
Minör Seventh Chord
Dominant Sevent Chord gibi
Farklı akorlar varsa    
Bu akorların silindiğini ve eserin  
Bu farklı akorların yerine 
Triad bazlı akorlar ile
Notasyon edilerek yeniden yazıldığını
Aranjelerde Polifonik Armonilerde 
Triad Chord'lar dışında akorların
Kesinlikle kullanılmadığını belirtiyor
Bazı eserlerde mutlaka yedinci derecedeki
Sesin kullanılması gerektiğinde 
Bu sesin asıl partisyonu çalan tarafından değil
İkinci bir enstrüman tarafından icra edilmesi için
Aranje yapıldığını belirtiyor
Buna ilişkin bir örnek verilmesi gerekiyorsa 
Aşağıda izah edilen örneğin verilebileceğini
Belirtiyor 
Carl Dietrisch Ludwıg şöyle bir örnek veriyor 
" Bir Gitarist eğer
Triad Chord tekniğini kullanıyorsa
Gitar ile icra edilecek bir eserin içinde
C maj 7 Chord mevcut ise 
C maj 7  Chord  C - E - G - B seslerinin
Mutlaka basılması gerekirse
Triad Chord tekniğini kullanan Gitarist
Bu akoru direkt yedili olarak basmaz
C maj 7 Chord aslında Do majör Chord ile
Mi Minör Chord birleşimi bir akordur
Asıl kök Chord Do majör Chord akorudur
İlk etapta bu C Majör akorun
Mutlak basılması gerekir
Gitarist eserin özelliklerini inceler
Tripod Station ( Durak )
Cruise Road ( Seyir )
Serial Mod ( Dizi ) 
Power Voice ( Güçlü )
Sansibl Note ( 7. Derece Yeden )
Porte Standart Material ( Donanım )
Cadance Form ( Kadans Dengesi) 
Gibi özellikleri inceler
Öncelikle kök akorunu Diatonik şekilde 
C - E - G şeklinde Do Majör olarak basar    
Yedinci derece Si sesinin
Farklı bir enstrüman tarafından
İcra edilmesini sağlar 
Veya  başka bir gitar tarafından
Em Chord basılmasını sağlar
Veya akor basılacak nota grubunda 
Do notası adet ve değeri  4/ 4 şeklinde ise 
2/4 olarak  Do Majör Akorunu
2/4 Mi Minör Akorunu basarak
Veya eserin Cruise Road dengesine göre
Farklı bir Triad Akoru veya Tripod akoru
Basarak eserin Polifonik Armoni dengesini
Rayına oturtur " diyor 
Carl Dietrisch Ludwıg
Bu konuyla ilgili çok farklı tarzda
Çözümlemelerin ve örneklerin bulunduğunu 
Belirtiyor
Triad Chord sisteminde
Yedililerin ve Triad Chord Akorları dşında
Diğer akorların kesinlikle kullanılmamasının
Gerekçesini şöyle açıklıyor
Ludwıg , geleneksel batı müziği teorisinde 
Yüzyıllar önceden beri Triad Chordlar dışında 
farklı akorların zaten mevcut olmadığını
Triad Chord dışında farklı akorların
Oluşturulması ile birlikte
Gereksiz ve çok fazla aşırı bir armonizasyonun oluştuğunu
Triad Chord dışındaki Yedili ve diğer farklı akorların
kullanılmasının
kaliteli armonizasyon yapılması için
bir kural şart veya gereklilik olmadığını
Melodi saundunun duyulamadığını
Bu yüzden melodilerin öneminin ve değerinin
ortadan kalktığını 
Kaliteli melodilerin bestelenemediğini
Melodik ses güzelliğinin hissedilmediğini
melodik ve armonik ahenk dengesinin bozulduğunu
Bunun insanlardaki psikojik ruh ve duyu balansını
olumsuz etkilediğini
Polifonik Armoninin geliştirilmesi için
Triad Chordların dışında
Farklı akorların kullanılmadığı yeni bir sistemin
kurgulandığını
Bu yüzden Ethno Musıc melodilerinin
ve Sekans Range sisteminin
farklı bir boyutta geliştirildiğini belirtiyor



SEQUENCE 

Sequence tekniği ile ilgili
Düsseldorf Blue Star Grubu Gitaristi
Real Conservatorıo Superior de
Musıca de Madrid
( Madrid Kraliyet Müzik
Konsevatuarı Antik Müzik Bölümü ) Mezunu 
İspanyol Gitarist Fernando Sebastian Raphel
F
rankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde
Atina Yunan Ulusal Konservatuvarı Mezunu
ve Berlin Blue Star Grubu Gitaristi olan
Leonid Stanislav Platomikos'un açıklamalarını
Aynı şekilde aktararak bilgiler veriyor
Leonid Stanislav yazısında 
Sequence sisteminin ortaya çıkış sebebini
Şöyle izah ediyor
" Temel Batı Müziği Teorisi ile Fars
Arap Hint ve Çin gibi
Etnik müzik türlerine ait Partisyonlarda 
Polifonik Armonizasyon üretilmesi gerektiğinde
Majör ve Minör kalıpların yetersizliğinden ötürü
Batı Müziği Teorisyenleri tarafından 
Türk Müziği Makamları'nın
ve Türk Motalizm Sisteminin
Yunan Versiyonu olan
Frigyan Gregoryan Ravidyan Locriyan 
İyonyan Pentagoryan Miksolidyan vs gibi  
Mod kalıplarının kullanılması
Geliştirilmesi 
Ve Minör Kalıpların
Yeni versiyonlarının oluşturulmasıyla 
Eksikliğin giderilmesine çalışılmıştır
Minör Kalıpların bu yüzden Diatonik Minör
Armonik Minör , Melodik Minör 
Veya Orient Minör gibi
Yeni versiyonları oluşturulmuştur
Bu yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen 
Majör ve Doğal Minör kalıplar dışında kalan 
Makam profilindeki yeni dizilerede
Sekans Range Sistemi dizileri ismi verilmiştir
Bu yeni Sistemle
Dünyadaki farklı ülkelerin
Farklı tür müzik eserlerinde
İlk örnekleri Gitar ve Piyano ile başlayan
Polifonik Armonizasyon çok kolaylıkla
Ve etkileyici şekilde yapılabilmektedir "
Şeklinde açıklama yapmaktadır
Daha önce internet ortamında ulaşılabilen
Ve çok az kişinin ilgi göstererek takip ettiği
Sekans Range Sistemiyle ilgili dökümanlara 
İnternet ortamında ulaşılamadığını
Bunun sebebinin
Carl Dietrisch Ludwıg'in 2009 yılında
Hayatını kaybetmesiyle birlikte
Sorumlusu olduğu ve sistem ile ilgili dökümanların
kayıtlı olduğu Deutscher Gitarrist Berlin
Ve Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
İsimli web sitelerinin
Ve aynı zamanda kurmuş olduğu
Blue Star gruplarının kapatılarak
Web ortamında gitar dersleri proğramlarının
İptal edilmesidir


 
 


GUITAR PLAYING TECHNIQUES  

FORUM İSTANBUL ROCK STAR 

RIFAT YASİN GÖKTÜRKOĞLU
Almanya Dresden Teknik Üniversitesi 
Müzikoloji Bölümü Mezunu
Berlin Blue Star Grubu Gitaristi









GİTAR SEKANS TEKNİĞİ VE CARL  DİETRİSCH LUDWIG

FORUM İSTANBUL ROCK STAR 

RIFAT YASİN GÖKTÜRKOĞLU
Almanya Dresden Teknik Üniversitesi 
Müzikoloji Bölümü Mezunu

 
Bu yazı dizisinde Carl Dietrisch Ludwıg 
Ve Sekans tekniğinden bahsedeceğim
Carl Ludwıg , Triad Chord ve Sekans tekniği üzerinde
Çalışmalar yapan Alman Gitaristtir
Ludwıg , Frankfurt doğumlu olup
2009 yılında Berlin'de hayatını kaybetmiştir
Ludwıg , 
Almanya Dresden Teknik Üniversitesi 
Müzikoloji Bölümü Mezunudur
Ludwıg , müslüman olduktan sonra 
Weisbaden Muslıms Rock grubunu kurmuş
Ortadoğu ve dünya ethno müzik eserleri
üzerinde araştırmalar yapmıştır
Ludwıg , sürekli Triad Chord sistemini kullanmıştır 
Ludwıg aynı zamanda 
Deutscher Gitarrist Berlin
Ve Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung isimli
Web sitelerinin ve Blue Star müzik gruplarının
Kurucusudur
Ludwıg , kurduğu ekip ile
Web sitesi ile
Dünyanın çeşitli ülkelerinde
İnternet bilgisayar ağı ile
Deutscher Gitarrist Berlin sitesi araculığı ile
Uzaktan eğitim vermiştir
! yıl süreli 
180 saatlik br ders proğramı ile
95 eser üzerinden Gitar dersleri ile
Bona ve müzik teorisi dersleri vermiş
başarılı olanlara 
internet üzerinden
Gitar Kurs Bitirme Belgesi vermiştir
Ludwıg  
Web sitesinde kendi oluşturduğu 
Ludwıg West Guıtar Methodes
eserini kaynak eser olarak
kullanarak
Gitar dersleri ve müzik ile ilgili bilgiler vermiştir
Sequence tekniği ile ilgili
Düsseldorf Blue Star Grubu Gitaristi
Real Conservatorıo Superior de
Musıca de Madrid
( Madrid Kraliyet Müzik
Konsevatuarı Antik Müzik Bölümü ) Mezunu 
İspanyol Gitarist Fernando Sebastian Raphel
F
rankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde
Atina Yunan Ulusal Konservatuvarı Mezunu
ve Berlin Blue Star Grubu Gitaristi olan
Leonid Stanislav Platomikos'un açıklamalarını
Aynı şekilde aktararak bilgiler veriyor
Leonid Stanislav yazısında 
Sequence sisteminin ortaya çıkış sebebini
Şöyle izah ediyor
" Temel Batı Müziği Teorisi ile Fars
Arap Hint ve Çin gibi
Etnik müzik türlerine ait Partisyonlarda 
Polifonik Armonizasyon üretilmesi gerektiğinde
Majör ve Minör kalıpların yetersizliğinden ötürü
Batı Müziği Teorisyenleri tarafından 
Türk Müziği Makamları'nın
ve Türk Motalizm Sisteminin
Yunan Versiyonu olan
Frigyan Gregoryan Ravidyan Locriyan 
İyonyan Pentagoryan Miksolidyan vs gibi  
Mod kalıplarının kullanılması
Geliştirilmesi 
Ve Minör Kalıpların
Yeni versiyonlarının oluşturulmasıyla 
Eksikliğin giderilmesine çalışılmıştır
Minör Kalıpların bu yüzden Diatonik Minör
Armonik Minör , Melodik Minör 
Veya Orient Minör gibi
Yeni versiyonları oluşturulmuştur
Bu yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen 
Majör ve Doğal Minör kalıplar dışında kalan 
Makam profilindeki yeni dizilerede
Sekans Range Sistemi dizileri ismi verilmiştir
Bu yeni Sistemle
Dünyadaki farklı ülkelerin
Farklı tür müzik eserlerinde
İlk örnekleri Gitar ve Piyano ile başlayan
Polifonik Armonizasyon çok kolaylıkla
Ve etkileyici şekilde yapılabilmektedir "
Şeklinde açıklama yapmaktadır
Daha önce internet ortamında ulaşılabilen
Ve çok az kişinin ilgi göstererek takip ettiği
Sekans Range Sistemiyle ilgili dökümanlara 
İnternet ortamında ulaşılamadığını
Bunun sebebinin
Carl Dietrisch Ludwıg'in 2009 yılında
Hayatını kaybetmesiyle birlikte
Sorumlusu olduğu ve sistem ile ilgili dökümanların
kayıtlı olduğu Deutscher Gitarrist Berlin
Ve Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
İsimli web sitelerinin
Ve aynı zamanda kurmuş olduğu
Blue Star gruplarının kapatılarak
Web ortamında gitar dersleri proğramlarının
İptal edilmesidir
Ludwıg Gitar Methodes ve 
Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
web siteleri kapatılmadan önce
Önemli bilgileri kaydetmiştim
Oradan bazı bilgileri aktaracağım


GREK MODALİTE SYSTEM

Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde yazıları yayınlanan
Ludwıg Guıtar Methodes isimli
Gitar Metodunda notaları yayınlanan
Blue Star Grubu elemanlarından
Müzik teorisyeni Yunanlı Gitarist
Dimitri Aleko Petriyadis
Sekans Range Sisteminde yararlanılan
Grek Modalite Sistemi
ile ilgili şu bilgileri veriyor
Petriyadis yazısında 
Grek Modalite Sisteminin 
Çok çeşitli kaynaklarda yer aldığını
Farklı diziler ile tanıtıldığını
Sekans Range sistemi ile ilgilenenlerin
Modalite dizilerini orjinalinden daha farklı
bir şekilde dizayn ettiğini
ve bu dizilerin aslının
Saka Mina dizilerinin bir versiyonu olan  
Antik Yunan Modları olduğunu belirtiyor
Orjinal dizilerin Yedi adet olduğunu
ve aşağıdaki şekilde sistematize edildiğini açıklıyor
ve önek eserler veriyor
Verdiği örnek eserlerin isimlerini
ve bulundukları fasikül numaralarını listeliyor
Bu fasikül dökümanı ve numaraları
Frank
furt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde
Ludwıg Guıtar Methodes isimli
Gitar Metodunda bulunmaktadır 


GREK MODALİTE SYSTEM

Do - İyonyan          T-T-Y-T-T-T-Y

Olıvıa And Cornelıus
Marc Roger Ctevens 
Fasikül 9 

Re - Dorien             T-Y-T-T-T-Y-T 

Rose Maria
Brother Joseph Robertson 
Fasikül 10
 
Mi - Frigyen            Y-T-T-T-Y-T-T

Helga Und Düsseldorf
Otto Gerard Schatz
Fasikül 11


Fa - Lidyan              T-T-T-Y-T-T-Y

Mıtras Yakos
Evan Yorgi Crıstıano 
Fasikül 11


Sol - Miksolidyen    T-T-Y-T-T-Y-T

Jena Weımar
Otto Gerard Schatz
Fasıkul 15 

La  - Aeoliyan          T-Y-T-T-Y-T-T

Andalucıa Cordoba
Fernando Sebastıan Raphel
Fasıkul 8 

Si - Locrian           Y-T-T-Y-T-T-T

Bordeaux Nantes
Frederic Raymond Maıson
Fasıkul 12


Petriyadis yazısında
Yunanlı Gitarist ve müzik teorisyeni olan
Leonid Stanislav Platomikos'un
Sekans Range Sistemine göre 
Grek Modalite Sistemini
Farklı dizayn edenlerden birisi olduğunu
Bu çalışmaların elbette son derece mantıklı olduğunu
Etno Müzik Sistemlerine 
ve Triad Chord Sistemine
Yeni ufuklar açtığını 
Çin,Hint,Arap,Japon,Fars ve Yunan Müziği ile birlikte
Türk Müziği Sistemine görede
Durumu değerlendiren
Platomikos'un
Alman Gitarist Carl Ludwıg
Ve ekibinde bulunan farklı ülkelerin
Müzisyenleriyle birlikte
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki
Müzik tarzlarında olduğu gibi 
Türk Müziği sisteminide
Türk Diyalektiği açısından değerlendirerek
Türk ismi ve Türk makam isimlerini kullanmadan
Batı Grek tarzında 
Türk Müziğini teorik ve uygulamalı olarak
Gitar ve Polifonik Armoni
Standardında geliştirmeye
Çalıştıklarını belirtiyor
Petriyadis yazısında  
Türk Müziğinde 600 makam olduğunu
Türklerin 52 makamı kullandıklarını
Temel olarak 26 makamın olduğunu
Diğer makamların ise
Bu 26 makamın versiyonu olduğunu belirtiyor
Petriyadis yazısında
Bu konuya ilişkin bir örnek vermek gerekirse
Türk Müziğindeki  
Zirgüle Hicaz , Uzzal , Şehnaz , Hicaz ve Hümayun
Makamlarının tümünün
Armonizasyon yapılırken
Plegal Kadans 
Triad Chord Sisteminde
Aynı Theoric ve İntermediate Chord
Zincirinde olduğunu
Dolayısıyla bu makamlardan en az ikisinde 
Uygulanacak Armonizasyonun
Tüm Hicaz ailesinde uygulanacağını
Uygulama yapılan iki eser örneği
vermek gerekirse

Carl  Dietrisch Choidwıg 
Ludwıg Guıtar Methodes
Fasikül 10
Bosphorus Fora
Agop Kamar Vartanyan
Grek La Tripod Epomeno Frigyan Modalite
Hümayun Makamı

Carl  Dietrisch Choidwıg 
Ludwıg Guıtar Methodes 

Fasikül 13
Megalos Kalimera
Grek Hipopentagoryan Sekans Range
Dimitri Aleko Petriyadis
Zirgüle Hicaz Makamı


Örneklerinin verilebileceğini
Dolayısıyla ellerinde 
30 adet Türk Müziği Makamına ait
Armonizasyon uygulaması tamamlanmış
Notasyon dökümanının mevcut olduğunu belirtiyor 
Petriyadis yazısında
30 makamın teorisi ve uygulaması demek
Türk Müziği Sisteminin
Tamamıyla öğrenilmesi ve
Gitar ile Polifonik Armoni uygulanabilmesi 
demek olduğunu belirtiyor
Petriyadis yazısında 
Dünyanın en geniş sistematize müzik teorisi olan
Türk Müziği Teorisinde ve uygulamasında
seviye atlayan bir potansiyelin
Dünyanın tüm ülkelerinin müziklerinde
Gitar ile Polifonik Armoni uygulayabilecek
Potansiyele sahip olacağını belirtiyor
Petriyadis yazısında 
Grek Modalite Sistemi ile bazı değişiklikler yapılarak
Türk Müziği Sistemindede Gitar Chord ve Armoni uygulanabilecek
Dizilerden örnekler veriyor  



GREK MODALİTE SİSTEMİ İLE

TÜRK MÜZİĞİ MAKAM DENKLİKLERİ 



Do - İyonyan          T-T-Y-T-T-T-Y

Olıvıa And Cornelıus
Marc Roger Ctevens 
Fasikül 9 

Çargah Makamı


 Jasmin Caroline
Andre Bernard Jacques
Fasıkul 12
 
Çargah ve Mahur makamı
 

Re - Dorien             T-Y-T-T-T-Y-T 

Rose Maria
Brother Joseph Robertson 
Fasikül 10

Hüseyni Makamı 

 
 
Mi - Frigyen            Y-T-T-T-Y-T-T

Helga Und Düsseldorf
Otto Gerard Schatz
Fasikül 11

Mi Tripod  Kürdi  Makamı


El Cordobes  
Arranged By Fernando Sebastıan Raphel
Fasıkul 15

Hüseyni Aşiran Makamı



Fa - Lidyan              T-T-T-Y-T-T-Y

Mıtras Yakos
Evan Yorgi Crıstıano 
Fasikül 11

Acemaşiran  Makamı


Persıan New Age
Johny Mıkeford Captons
Fasıkul 15

Şevkefza Makamı  



Sol - Miksolidyen    T-T-Y-T-T-Y-T

Jena Weımar
Otto Gerard Schatz
Fasıkul 15 

Suz-i Dilara Makamı



La  - Aeoliyan          T-Y-T-T-Y-T-T

Andalucıa Cordoba
Fernando Sebastıan Raphel
Fasıkul 8 

 La Tripod  Nihavent makamı 



Si - Locrian           Y-T-T-Y-T-T-T

Bordeaux Nantes
Frederic Raymond Maıson

Fasıkul 12


Segah Makamı


Petriyadis yazısında
Kendisininde bir Triad Chord'cu 
Ve Sekans'cı olduğunu belirtmiştir
Petriyadis yazısında
Platomikos'un ve diğer Sekanscıların
Grek Modalite Sistemini
Sekans Range Sistemi içinde
Grek Prota ve Grek Epomeno olarak
Farklı bir boyuta taşıyarak 
Batı Müziği Sistemi ile birleştirdiğini
Ve ortaya Türk Müziği Sistemine göre
26 makamı içeren
Dolayısıyla Türklerin kullandığı 52 makam için
Uygulanabilen Gitar Chord ve Polifonik Armoni
Notasyonları üretildiğini
belirtmiştir






GİTAR SEKANS TEKNİĞİ VE CARL  DİETRİSCH LUDWIG

FORUM İSTANBUL ROCK STAR 

RIFAT YASİN GÖKTÜRKOĞLU
Almanya Dresden Teknik Üniversitesi 
Müzikoloji Bölümü Mezunu




SAKA MİNA NOTA SİSTEMİ
  PENTATONİZM VE TONALİTE
 
FORUM İSTANBUL ROCK STAR


RIFAT YASİN GÖKTÜRKOĞLU
Almanya Dresden Teknik Üniversitesi 
Müzikoloji Bölümü Mezunu

Saka Mina Nota Sistemi ile ilgili olarak

Moskova Ünivsitesi mezunu olan
Ludwıg Guıtar Methodes içinde mevcut
" Leningrad Stone Workers " isimli
Eseriyle tanınan
Rus Gitarist Vlad Mikhail Strawinskiy
Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde şu bilgileri veriyor
Strawinskiy yazısında
Leningrad Stone Workers'in
Unutulmuş
Eski bir Sibirya
Yakut melodisinden üretilmiş
Penta ögelerin kullanıldığı
Bir eser olduğunu belirterek
Penta dizilerinin Rus Müziğine
Ve diğer ülkelerin müziklerine
Türklerden geçmiş olduğuna dair
Çin kaynaklarında
Detaylı bilgilerin mevcut olduğunu
SSCB döneminde yapılan
Arkeolojik kazı çalışmalarında
Elde edilen iki tabletin içeriğiyle ilgili
Rus Müzik Teorisyeni
İvan Raskol Fiyodoroviç'in
Petersburg Matruşka Melody isimli
Müzik dergisinde
Bu yönde açıklamalar yaptığını belirtiyor
Fiyodoroviç'in yazısında
1972 tarihinde
Arkeolog Yuri Andrew Kalinskova önderliğinde
Sibirya ve Altay dağlarında
Yapılan bazı kazı çalışmalarında
Birincisi M.Ö. 1850 yıllarına ait
Diğerinin M.Ö 1700 yıllarına ait
İki farklı tabletin çıkarıldığını
İncelemeler ve araştırmalar sonucunda
Yayınlanan raporda
Bu tabletlerin İskitlere Sakalara
Ait olduğunun açıklandığını 
Belirtiyor
Tabletlerde mevcut olan müzik yazısında
B2 ve K3 Enterval içeren
Penta dizilerin mevcut olduğunu
Bu tabletlere Saka Mina Notası
Ve Saka Penta dizileri
İsminin verildiğini belirtiyor


Amerikalı Gitarist ve Müzik Teorisyeni 
Marc Roger Ctevens 
" Ludwıg West Guıtar Methodes " isimli
Carl Dıetrich Chiodwıg tarafından
hazırlanan eserin
" Gitar ve Pentatonik Ögeler "
Bölümünde Şunları açıklıyor
Marc Roger Ctevens
Pentatonizm'in
Dünyanın tüm müziklerinde olduğunu
Japon Gitarist ve Müzik Teorisyeni 
ve " Nagazaki Kyoto " isimli eserin bestecisi
Akira Mitsu Kobayashi'nin  
Pentatonik dizilerin Japon müziğine
Çinlilerden geçtiğini
Çin Kaynaklarında ise
Uygurlardan Çinlilere geçtiğini
açıkladığını belirtiyor 
Çin müziğindeki 12 makamın
Uygurlardan alıntı olduğunu belirtiyor
" Wuhan Tao Şanghay " isimli eserin bestecisi
Çinli Gitarist ve Müzik Teorisyeni
Mingjie Cheng Zhou'nun
" Xiang Kai Dong " isimli eserinin
Eski bir Uygur Penta melodisinin
Heptatonik hale getirilip
bazı eklentilerle yeniden Aranje edildiğini
açıkladığını belirtiyor
Mingjie Cheng Zhou'nun
" Wuhan Tao Şanghay " isimli eserinde
Kullandığı
Çin Gong Majör Dizisinin
( Fa Tripod Gong T-T-Y-T-K3 )
Saka Mina Dizilerinden
Çin Müziğine geçen
Pentatonik dizi olduğunu
açıkladığını belirtiyor

California Yellow Blues Group
Bas Gitaristi olan 
Amerikalı Gitarist ve Müzik Teorisyeni
Jack Martin Prayder

Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung

Web sitesinde şu bilgileri veriyor 
" Black Just Fıne " isimli eserinin
Bir Blues dizisi olduğunu
( La Penta Minör K3-T-T-Y-T )
Blues müziğinin bir Zenci müziği olduğunu
Zencilerin kökeninin ise
Kuzey Batı Afrika
Müslümanları olduğunu
Penta dizilerin ise
Türk'lerden Orta-Doğuya 

İran ve Mısır kanalıyla'da 

Kuzey Afrikaya geçtiğini belirtiyor

London Fıre Blues Group
Gitaristi olan   
" Frider Angels "
Eseriyle tanınan
İngiliz Gitarist ve Müzik Teorisyeni 
Ricky Tom Wilkinson

Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde şu bilgileri veriyor

Eserinde Mi Penta Minör kullandığını
( Mi Penta Minör K3-T-T-K3 )
Bu dizilerin Amerikan menşeli olduğunu
Amerikan
Country ve Rock Müziğindeki
Penta dizilerin
Kızılderili Müziğinden
Amerikan Müziğine geçtğini
( Native American )
Kızılderililerin kökeninin ise
Bering boğazının buz tuttuğu dönemde
Rusya'dan Alaska'ya geçen  
Sibirya Yakutları ( Yakut Türkleri ) olduğunu
Belirtiyor

Amerikalı Gitarist ve Müzik Teorisyeni olan
Geronimo Brady Ferguson

Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesinde şu bilgileri veriyor

Kendisinin bir Mohikan olduğunu
" Nevada Red Folk " isimli eserinde
Kullandığı Penta Ögelerin
Ataları olan Türk'lerden geldiğini belirtiyor

Geronimo Brady Ferguson
Frankfurt Musikalische Schriften Zeitung
Web sitesindeki yazısında
Amerikalı Gitarist Jack Felix Johnson
Tarafından 
Los Angeles Country Guıtar
West In The Later Grubu için
Amerikalı Gitarist Freddy King Town'ın
Eski bir eserinin 
Farklı ilaveler ile yeniden Aranje edildiğini  
Ve esere " Colorado Nıke Wood "
İsminin verildiğini
( Ludwıg Guıtar Methodes Fasıkul 6 )
Amerikalı Gitarist Herald Max Phonix
Tarafından
Washıngton Green Park Grubu için
Metallica ( Amerika ) Grubunun
Amerikalı Gitaristi James Hetfield'in
Eski bir eserinin 
İlavelerle yeniden Aranje edildiğini
Ve " Kentucky Good Night " isminin verildiğini  
( Ludwıg Guıtar Methodes Fasıkul 6 )
Her iki eserin yeni halinin
Birbirine çok benzediğini
Çünkü temelde aynı B2 ve K3 Penta kalıplarıyla
Aynı tür melodilerle oluşturulduğunu
Amerikalı Gitarist Marc Roger Ctevens'in
" Wısconsın Lıfe Oregon "
isimli eserindeki 
(  Re Minör Border Tone )
La Naturel kullanarak  K3-T-T-K3
La Bemol kullanarak K3-T-Y-B2
Entervaller ile Blues Müziğindeki
Pentatotik dizilerin    
Saka Mina Dizilerindeki 
B2 ve K3 aralıklarının benzediğini
Bunun doğal bir şey olduğunu
Aynı kökenden geldiği için
Benzerliğin
Her dönemde olduğunu
Yüzyılardır bunun değişmediğini belirtiyor

Geronimo Brady Ferguson yazısında
Her türlü platformda
Batılılar tarafından üretildiği
Ve dünya müziğine kazandırıldığı iddia edilen
Tonalite ve
Majör Minör kalıplarının içinde bulunan
B2 ve K3 Entervallerinin
Yüzyıllar önce Saka Mina Penta Dizilerinin içinde
Mevcut olduğunun
Artık ispatlandığını belirtiyor
Batılıların
Penta dizileri
Heptatonik hale getirdiklerini
B2 ve K3 Saka Mina Entervallerinin
aynı eskisi gibi kaldığını 
Sadece isimlerini değiştirip  
Majör Minör Tonalite demekten öteye geçemediklerini
Ancak Türk'lerin
Triotal Sistem denilen bir sistemi kullanarak
Pentatonizm Motalizm ve Tonaliteyi birleştirdiklerini
Bu yüzden çok zengin bir
Müzik Skalasına sahip olduklarını belirtiyor




SAKA MİNA NOTA SİSTEMİ
PENTATONİZM VE TONALİTE
 
FORUM İSTANBUL ROCK STAR


RIFAT YASİN GÖKTÜRKOĞLU
Almanya Dresden Teknik Üniversitesi 
Müzikoloji Bölümü Mezunu










 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol